Dişi Kurdun Rüyaları

Bir annenin acısını ve gözyaşlarını anlatmaktadır. Yavrularını kaybetmiş bir anne, kötülüklerle, uyuşturucu çeteleriyle, av adı altında yapılan katliamlarla savaşmaktadır. Kendini ilah sanan varlıklar ve daha niceleri…

Akbar ve Taşçaynar adlı iki kurt bir helikopterin gürültüsüyle mağaralarının önüne kar kütlesi düşürüp yavrularının önünü kapatmasıyla başlar bu hikâye. Munjunkum vadisine göç etmeleri ile başlayan olayları. Akbar ve Taşçaynar vadinin yabancısıdırlar gözleri keskin ve görünüşleri o vadideki kurtlara benzememektedir. Bozkır kurtlarına özgün açık renkli yeleleri, yeleleri gümüş rengi ve kalın bir yapıdadır. Boyunlarının boyu ise Işıklı Göl yaylalarındaki kurtlara göre uzundur. Akbar parlak mavi, yarı saydam bir göze sahiptir. Yöredeki çobanlar onu çok beğenmektedir ve dişi kurda en ulu anlamındaki Akbar ismini bu yüzden vermişlerdir. Taşçaynar ise çok güçlüdür, kürkü kalın ve yumuşacık ve sıcaktır, taşı bile eritebilecek güçlükte dişleri vardır bu yzüden çobanlar ona taş çiğner anlamına gelen Taşçaynar ismini vermişlerdir…

Mujunkum çok sakindir ama bu huzurun arkasında saklanmış bir facia onları beklemektedir. Akbar ve Taşçaynar Mujunkum’a vardığında bahar mevsimi yaşanmaktadır. Mujunkum’da her çeşit bozkır havanı vardır onlara zengin bitkileri ve su kaynakları ile ev sahipliği yapmaktadır. Burası Akbar ve Taşçaynar’ın doğacak yavruları için iyi bir av kaynağıdır. Bu bahar Akbar ve Taşçaynar’ın üç yavrusu olur. Yavrulardan birisi dişi diğer ikisi erkekti. Dişi yavru Akbar gibi mavi saydam gözlere sahip çok güzel bir kurttu ona Gözde adını verdiler. Büyük olan yavru kocaman bir kafaya sahip olduğu için kocabaş, ortanca yavru çevik ve bir kurşun gibi hızlı olduğu içinse Hızlı ismini verdiler. Yavrular büyüyünce beraber avlanacaklardı. Bahar mevsimi artık bitmiş yerin kışa bırakmıştı. Mujunkum haftalardır karla kaplıydı. Yavrular ise büyümüş ve ilk avlarına çıkma zamanı gelmişti.

 Tepenin arakasında bulunan sayga sürülerini avlamak için yola çıkarlar. Tepeyi aştıktan sonra gizli bir yerde pusuya yatarlar. Önce kendileri avlanıp yavrulara gösterecekler daha sonrada yavrular avlanacaktı. Akbar gözüne bir sayga kestirip tam harekete geçeceği anda helikopter, insan ve araba sesleri duyar. Mujunkum büyük bir gürültü ile inlemektedir. İnsanlar Mujunkum vadisine sayga avlamak içi gelmişlerdir. Üzerlerinde deri elbise, ellerinde eldiven, yay ve oklar daha sonrada ateşli silahlar vardı. Şimşek gibi çakıp yıldırım püskürten silahlardır bunlar. Tıpkı kurtların yaptığı gibi sayga sürülerini yorgunluktan düşüp bayılana kadar kovalayıp sonrada vuruyorlardı. Arabalar, helikopterler, silahlar Mujunkum bozkırındaki bütün dengeyi alt üst etmişti. Saygalar koşuşarak Akbar, Taşçaynar ve yavrularının pusuya yattığı yerlere geldiler. Akbar yavrularını kurşunlar öldürmese bile sayga sürülerinin ezerek öldüreceğinden korktu. Kaçmaya başladılar Akbar hem koşuyor hem de yavrularını kontrol ediyordu. Dişi yavru Gözde’nin artık koşacak gücü kalmamıştı ve yere düştü daha sonra sürüler tarafından ezildi. İkinci yorulup düşen Kocabaş ardında yorulup düşen ise Hızlı olur…